Bellek saklar… Demekki, bellek
hatırlanmak istiyor! Peki bellek bunu kimden istiyor? Bizden mi? –hadi Biz’den
diyelim!- ama daha çok hayattan istiyor herhalde. Hayat, bellekte saklananı çağıracak
ve bellek de davete kayıtsız kalmayıp saklı olanı serbest bırakacak. Eğer,
hayatın çağrısı belleği uyandıramazsa, bellekte saklı olan kolayca
unutulabilir, tıpkı çekmecelerde unutulan ufak tefek şeyler, elbise dolaplarına
sıkıştırılmış giysiler, kolilere tutsak edilmiş, tozlu kitap raflarına
bırakılmış kitaplar gibi. Bellekteki şey kolayca unutulabilir. Biz –insan yerine
kullanıyorum- belleğin sakladığını hatırladığımızda mı hayatı yaşamış oluyoruz
yoksa saklananı unutup tam o anda yaşadığımızda mı hayatı gerçekten yaşamış
oluyoruz?
2
“Geçmiş olsun!” Bu söz iki türlü
anlam taşıyor. İlki, asıl anlamı olan, bir dileği, bir niyeti, ifade ediyor.
Bir hastalık geçiren birine şifa diliyoruz ya da bir kaza geçiren birine
söylüyoruz. Sıkıntılı durumun nedeni ne olursa olsun, sıkıntının kaynağının
dışarda, sıkıntının sorumluluğunun o kişide olmadığını işaret ediyor bu
kullanım. “Geçmiş olsun” sözünün ikinci anlamı ise, ilki gibi değil, söz aynı
olmasına rağmen, kullanıldığı durumların farklılığı ironik bir gerçeği işaret
ediyor. Bu kullanım ilkindekinin aksine “sorumluluk” taşıyor, bir sorumluluğun
yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanan bir sıkıntı. Sorun, dışarda değil
içerde, kişinin kendisindedir. Bu, “Geçmiş olsun!” ironik bir biçimde,
yaşanmış, bitmiş, artık geri dönüşü olmayan bir gerçeği söyler. Telafisi
olmayan bir geç kalmışlık, bir geride kalmışlık, okun yaydan çıkmış olması. Bu,
acı hatırlatma, ölümcül bir tembelliği, değişime uyum sağlayamamış, örgütsüz
bir ataleti ima eder. Bu, ima, toplumsal ve kültürel kodların zaman içindeki
oluşumuyla ilgilidir. Bu, imada, toplumsal yaşantının adam sendeciliği, bugün
git yarın gel mantığı, bürokratik engeller, politik çekişmeler, oy kaygılarıyla
yanlışların görmezden gelinmesi, nasıl olsa affediliriz, nasıl olsa caydırıcı
değil düşüncesi, saklıdır. “Geçmiş olsun!” son yirmi dört saate damgasını vuran
temenni! Tıpkı, “temenni” sözcüğünün artık kullanılmaması gibi bir susuş ve
unutuş içeriyor. Ama, geçmiş olsun, sözünün bir susuş ve unutuş içermesi artık
kullanılmadığından değil aksine sadece ve
sadece kullanılan bir sözcük olmasından.
Bellek saklar! Demekki, bellek hatırlanmak ister. Biz’se düşünmedik. Dile
getirmedik. Sustuk ve unuttuk. Artık çok geç! Geçmiş olsun!