Pazar, Ocak 23, 2022

“Sen Yok Olmadın!”*


Şehzadebaşı’nda doğdu. Kadı babasıyla şehir şehir gezdi. Annesini tifüsten kaybetti. Yahya Kemal’den etkilendi. Edebiyat Fakültesine girdi. Yahya Kemal’in öğrencisi oldu. Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde öğretmenlik yaptı, Beş Şehir’in çekirdeği bu şehirlerde atıldı. Şiirleri dergilerde görülmeye başladı. 1930’da Ahmet Kutsi Tecer ile Görüş dergisini çıkarmaya başladı, dergi sadece dört sayı çıktı. 1933’de Güzel Sanatlar’da “estetik mitoloji” dersleri vermeye başladı. 1939’da profesör oldu, 1940’da askere gitti. 1943’de milletvekili oldu. 1946’da milli eğitim müfettişine atandı… 1949’da edebiyat Fakültesindeki görevine döndü. 1953’te Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde sanat tarihi, filmoloji ve felsefe alanlarında çalışmalar yaptı. 1831’de Rus elçiliği olarak inşaa edilen Narmanlı yurdunda 7 numaralı dairede kaldı. Bugün turistik bir mekan olarak kullanılan Narmanlı Yurdu’nun girişinde duvarda en meşhur şiirinin şu iki mısrası gelen-gideni selamlar :  “Ne içindeyim zamanın- Ne de büsbütün dışında…” Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Ocak 1962 tarihinde geçirdiği kalp krizi neticesinde İstanbul’da vefat etti. Cenaze namazı Süleymaniye’de kılındı ve naaşı Aşiyan’a Yahya Kemal’in yanı başına defnedildi. Ziyaretine gidenler Narmanlı’da olduğu gibi, mezar taşında da aynı mısraları görürler : “Ne içindeyim zamanın- Ne de büsbütün dışında…”



Ahmet Hamdi Tanpınar (Doğ. 23 Haziran 1901-Öl. 23 Ocak 1962)

Allah rahmet eylesin!

 

*“Aşkın Gücü” adlı filmde meleğin, Chris’e söylediği söz “Sen yok olmadın sadece öldün!”

 

Pazar, Ocak 09, 2022

Cemal Süreya - Üstü Kalsın

 


Bizzat kendisi  “erotik şair” tanımını fısıldamıştır capcanlı vakitlerinde, Behzat Ay’a birgün “Darphane’de kabartma sanatı uygulanır. Eh, bizim şiirimiz de kabartma bir şiirdir eninde sonunda. Kabartma olan her şey erotiktir ayrıca.” Soru da “darphane şiire ters değil mi?” idi. Doğan Hızlan’a göre paraya önem vermez, cömerttir, “üstü kalsın” demeyi sever, garsonlar da onu sever, özellikle Hatay’ınkiler, Doğan Hızlan “99 Yüz” için ön söz yazar “Paris’ten getirdiği Chevrolet arabayı satıp ev alacağına Papirüs dergisini çıkaran adam”. Papirüs’te Tomris Uyar, ilk kocası Ülkü Tamer, Cemal Tomris’in sevgilisi, Taksim civarında bir yer, hepsi orda, babadan antikacı Edip Cansever sık sık gelir, Papirüs’teki bir halıya “antika” diye talip olur, üstünde bir ödeme yapar, dostluk kazanır, o da paraya değer vermez bir karakterdedir. Tekrar erotizm ve şiire gelirsek, bazı şiirler, denk düşen şiirleri  Cemal Süreya’nın, mesela bir kaçı:

“Seni bir kez öpsem ikinin hatırı kalıyordu

İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük

Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde

Memelerin vardı memelerin kahramandı, sonra

Sonrası iyilik güzellik”

 (Aşk)

 “Seversin mi beni, doğru söyle ama? - Sigara?

Ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca
İnan Selimiye'nin minareleri gibisin
Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya”

(Roman Okudum Seni Düşündüm)

Şiirlerdeki “etin eflatun renkle ilişkisi” ve “Selimiye minareleri” benzetmesi örtülü erotik olmak bakımıyla dikkat çeker, genel olarak, erotik daha estetikse, epey çıplak , soyunuk olansa zorlayıcıdır, mesela şurda “yoksuluz gecelerimiz çok kısa-dört nala sevişmek lazım.” aleni olduğu için o örtülü erotik tattan ziyade çok öznel bir çeşni verir, uzun etekten görünen yırtmaç, hafif dekolte, hayal gücü, elbette şahsa göre, göreceli şeyler, renkler, zevkler herhalde değişir.

Ekim, 1985’de, Milliyet Sanat Dergisi, Zeynep Oral’ın röportajı, söz erotizm yine, ama yeni bir şey  kendi ağzından “Emmanuella filminin Türkiye’de gösterilmesinde benim rolüm olmuştur. İçişleri Bakanlığı filmi yasaklayınca, Danıştay’a başvuruldu. Danıştay’da bilirkişiydim. Ben olmasaydım o film serbest bırakılmazdı… Rastlantılar…Galiba rastlantılara uygun adamım ben.” Oysa rastlantılarla yaşamak yırtılmış, kayıtsız bir yüzeyselliği icap eder ve en önemlisi utanma duygusunu yok sayan bir felsefeyi. Oysa Cemal Süreya şiirinde bambaşka biridir, sonuna kadar yırtılır orda, mahremini açar, utanma duygusunun çeperlerini eğer, büker, kabuğu kırar.

Bir de kuşları seven bir adam, “Aritmetik iyi kuşlar pekiyi”, “hayat kısa kuşlar uçuyor”, “üvercinka”, “güvercin Curnatası” gibi adlar kuş-severlik…

Yine bir dokuz ocak, yine Cemal Süreya, ölmüş bugün, acaba öldü mü Cemal Süreya? Şiirine bakarsak :

“Ölüyorum tanrım-bu da oldu işte.- Her ölüm erken ölümdür- Biliyorum tanrım.-Ama, ayrıca, aldığın şu hayat-Fena değildir…-Üstü kalsın…”

Ölürse tenler ölür, şiirler ölesi değil!

Boyalı Kuş

Jerzy Kosinski Boyalı Kuş’ta bir kuşçudan bahseder kitabın bir yerinde, kuşçu biraz psikopat ve sadisttir, sevgilisi ortalıkta görünm...