Perşembe, Temmuz 29, 2021

Kısa Yoldan

Çilek aromalı gece az sonra, hayır değil, şimdi geceden önce akşam yürüyüşünde, hava buram buram tipik bir İstanbul Temmuz sonu, nem almış başını, bir fırt daha, oh, çilek aromalı, bir gece limonlu, bir gece karpuzlu, yazı böyle böyle atlatacağız, umutluyuz, bir fırt daha oh, işte hayat, iki buçuk liraya mutluluk!..

Pazartesi, Temmuz 26, 2021

Cümleler Kaynaşsın Fakat Çarpışmasın-II

 Kuşlar renk renk, cins cins, saf ve değişkendi. Selim tam bilemezdi onları. Aslında tam da bilmek istemezdi ya. Çünkü tam denilen ya yarım ya eksik ya tamamlanmamış olurdu bu hayatta. Penceredeki kuşun başı emme basma tulumba gibi aşağı yukarı inip, çıkıyordu buğday tanelerini gagalarken. Ne kadar kendinden geçmiş öyle değil mi Selim? Selim eski evini anımsadı. Ne kadar güzel bir evdi! Tam bir kuş cennetiydi. Sevdiği üç K'dan biri Kuş'un K'sı. Canım kuşlar! Siz hep teklifsiz gelin, ben size bakarım. Selim'in ikinci K'sı Kitap kelimesinin K'sı. Olmazsa olmazı, yangında ilk kurtaracağı, ıssız adaya düşse ilk yanına alacağı. Canım kitaplar, hep açın sayfalarınızı, ben içinize girerim. Selim'in üçüncü K'sı tahmin edilebilir. İlk iki K'dan çok farklılar. Çünkü her şey o K'da başlıyor. İnsanın varoluş sebebi bir o kadar da gizemli ama kim, kimi anlamış, dinlemeden Selim?

Cumartesi, Temmuz 24, 2021

Cümleler Kaynaşsın Fakat Çarpışmasın-I

 Sabah siyah bir uyanış şehri sarmış. Şekilleri garip ama zevkli bir rüyada, uyanık ve uykulu olmanın tam ortasında Selim. Uyanmak istemiyor bu sabah. Biraz daha yorganın altında kaybolsa, bir tereddütün sabahında belki o zevkli rüyaya geri dönebilir. Hangisini seçerse hayat ordan yürüyecek. Cüz-i irade... Yönetmen iradesini dikkate alacak. Şimdi Kadıköy’de rıhtımda oturup denizi seyretmek vardı ya neyse, o günler de gelecek bir gün.  Bir ihtimal. Yazılı senaryoya kişisel bir katkı. "Haydi Selim düşünme yap!" Selim başladı yapmaya. Önce yüzünü yıkadı. Aynada gözlerine baktı, bir ömür boyu baktığı gözleri yine kendine bakıyordu, sevindi. Anlayamadığımız şeyler vardı şu dünyada. "Kuşlar?" "Kuşlar Selim, kuşlar seni bekliyor." Selim yönetmeni ve kuşları ciddiye alıyordu. Ciddi ciddi düşünebilmek için kendine bir kahve koydu. O esnada bir kuş pencereye kondu.

Kısmet ve Nispet

Sanat beğeni duygumuzu geliştirir kısmetse. Kısmet herkese kısmet olmasa da kısmetin bir kaçına kısmet olması ötekilerin de bir gün kısmete kısmet etmeleri imkan dahilinde olur. Kimisi "kısmetsizim ben" der, hani "hep de beni bulur!", "parotoner gibi çekiyorum", "sizi sayıyla mı verdiler". Kısmet bu ya kiminin kısmetine her dem, dem vurduğu gibi kısmetine bir kapalılık, bir kısmetin kapanması düşer, oysa bir kısmeti açılsa, neler neler olacak, ne lati lokumlar, ne ananaslı turtalar, ne hindistan cevizleri, envai çeşit egzotik meyva ve yemiş, kivisi, mangosu, ibadullah... Kimbilir kısmet bu kime kısmet eder kime etmez. Sanat kısmetin isabet etme nispetini arttırır hülasa!

Pazar, Temmuz 04, 2021

Hey Vapurlar Trenler

 


Oğuz Atay’ın Demiryolu Hikayecileri adlı öyküsü, ardından, Leyla Erbil’in  “Konuşmadan Geçen Bir Tren Yolculuğu” derken, içinden tren geçen bir başka öykü : Oktay Akbal ve   “Trenlere Bakmak”. Banliyö trenlerine dair izlenimler “…Trenlere bakmak…Bugünkü işim bu. Zaman zaman tek bir konu ile ilgilenmek isterim. Başka şeyleri düşünmeyeyim, düşünemez olayım diye… Bir noktada yoğunlaşmak mı demeli buna?” Yoksa kendini soyutlamak mı üzücü, sıkıcı konulardan? Kaçmak belki de, kendinden, kafanın içindeki düşüncelerden, gerçeklerden…”

Tek bir konu ile uğraşmak, Edgar Allan Poe’nun “Tek etki kuramı”  kısa hikâye türüne ilişkin ilk kuramsal yaklaşı, Poe'ya göre bir hikâye okuyucunun zihninde tek bir etki yaratacak şekilde kurgulanmalı, hikâye metninin tamamındaki kişiler, olaylar ve mekânlar bu tek etkiyi oluşturmak için hizmet etmeli...

 O.Akbal’da tek bir etkiyle “yoğunlaşmak” ve “kişisel dertlerden uzaklaşmak” yolunda:   “İşte bir banliyö treni yaklaşıyor yine. Her sabah penceremden gördüğüm gibi. Binlerce insanı bir yerden bir yere götürerek… Koşa koşa, tıkana tıkana… Yaşamın sürekli bir gidiş geliş, bir kaçış kovalayış olduğunu anımsatarak.” Akbal kitaba adını veren bir diğer öyküsünde (Hey Vapurlar Trenler) İstanbullunun trafikle imtihanını, çilesini bir şehir monografisi gibi ele alır yirmi sayfa içinde, kitabın en uzun öyküsü... tren  uzaklardır, şehirden uzaklaşma umudu, uzaklaşıp hafiflemek, tedbil-i mekan bir süre... sonrası yenilenmiş olarak sevgiliye (şehre) yeniden dönme umudu. Karaderili ozan Langston Hughes’in söylediği gibi “her tren geçişinde-çekip gitmek isterim uzaklara”

Boyalı Kuş

Jerzy Kosinski Boyalı Kuş’ta bir kuşçudan bahseder kitabın bir yerinde, kuşçu biraz psikopat ve sadisttir, sevgilisi ortalıkta görünm...